Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

YİĞİTLER SİLKİNİP ATA BİNENDE

                            (Temsili resim) Yiğitler silkinip ata binende, Derelerde boz kurtlara ün olur. Yiğit olan döne döne döğüşür, Kötüler kavgadan kaçar don olur. Yiğit cidasını almış atıyor, Ak elleri kızıl kana batıyor. Bir kötü kavgadan dönmüş kaçıyor, Kaçma kötü kaçma şimdi hun olur. Bir yiğit cidasını almış eline,  Başını koymuş da mertlik yoluna. Kalkan parelene zırhlar deline, Kanlı gömlek koç yiğide don olur.  Köroğlu çağırır figan, ağıtlar, İman ehli birbirini öğütler, Boydan boya demir donlu yiğitler,  Çalar cidasını kahraman olur.         KÖROĞLU (ALİ RUŞEN)

BİTMEMİŞ BİR GÜL

Bir gonce râz-ı aşkı sarar penbe bir güle  Bir gül bugün nişanlanacak andelîb ile  Güller açınca kendini her kalb-i derbeder Güller açınca arş-ı hayâlâtı devreder  Cûlar güler uzakta, çemenlerde bâd-ı saf  Eyler harem-serâyım eş kuşların tavaf  Güllerle rû-be-rû açılır taze sineler,  Her sine kendi üstüne güllerle iğneler .                 Cenap ŞAHABETTİN

KARADUT

Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulum Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın. Sigara paketlerine resmini çizdiğim Körpe fidanlara adını yazdığım Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sıla kokar, arzu tüter Ilgıt ılgıt buram buram. Ben beyzade, kişizade, Her türlü dertten topyekün azade Hani şu ekmeği elden suyu gölden. Durup dururken yorulan Kibrit çöpü gibi kırılan Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum Netmiş, neylemiş, nolmuşum Cömert ırmaklar gibi gürül gürül Bahtın karışmış bahtıma çok şükür. Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, ba

MERDİVEN

Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden, Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak, Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak... Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta... Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller; Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller, Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer? Bu bir lisân-ı hafîdir ki ruha dolmakta, Kızıl havâları seyret ki akşam olmakta.                                            Ahmet HAŞİM .

ŞAHLANIŞ MARŞI

 Koç yiğidim, Bahadırım, Ozanım   Alp Dadaşım, Yağız Efem, Ozanım   Bir narada dokuz tümen bozanım,  Tuğ kaldırıp yürüyecek Bozkurdum!   Tanrı Türkü koruyacak Bozkurdum!  Dört yaman sızım var inceden ince;   Vatanca, Bayrakça, Törece, Dince.   Ay-yıldızın ışığını görünce,  Arsız otlar çürüyecek Bozkurdum!   Tanrı Türkü koruyacak Bozkurdum!  Yeline de Ergenekon yeline!   Kurban olam kutlu ülkü yoluna!   Yetmiş milyon körük oldu biline!  Demir dağlar eriyecek Bozkurdum!   Tanrı Türkü koruyacak Bozkurdum!  Bizim ilde doğan olur, baz olur,   Kara taşa pence vursa iz olur.   Bir yiğide yedi kafir az olur!  Orduları kürüyecek Bozkurdum!   Tanrı Türkü koruyacak Bozkurdum!  Yola çıktık Tanrıkurtlar yolundan,   Yandık piştik Kızıl Elma derdinden.   Günde bin kez Gökbörünün ardından  Beş yüz köpek ürüyecek Bozkurdum!   Tanrı Türkü koruyacak Bozkurdum!  Dokuz Işık kör zulmeti yaranda   Dokuz sene şölen olur Turanda   Yaradanın bir vaadi Kuranda  Soysuz e

ŞEHİTLER

Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,   mezardan çıkmanın vaktidir!  Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,   Sakarya'da, İnönü'nde, Afyon'dakiler   Dumlupınar'dakiler de elbet   ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,  siz toprak altında ulu köklerimizsiniz   yatarsınız al kanlar içinde.  Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,   siz toprak altında derin uykudayken   düşmanı çağırdılar,   satıldık, uyanın!  Biz toprak üstünde derin uykulardayız,   kalkıp uyandırın bizi!   Uyandırın bizi!  Şehitler, Kuvâyi Milliye şehitleri,   mezardan çıkmanın vaktidir!                                  Nazım Hikmet RAN

LİSAN

Güzel dil Türkçe bize,   Başka dil gece bize.   İstanbul konuşması   En sâf, en ince bize.  Lisanda sayılır öz   Herkesin bildiği söz;   Ma'nâsı anlaşılan   Lûgate atmadan göz.  Uydurma söz yapmayız,   Yapma yola sapmayız,   Türkçeleşmiş, Türkçedir;   Eski köke tapmayız.  Açık sözle kalmalı,   Fikre ışık salmalı;   Müterâdif sözlerden   Türkçesini almalı.  Yeni sözler gerekse,   Bunda da uy herkese,   Halkın söz yaratmada   Yollarını benimse.  Yap yaşayan Türkçeden,   Kimseyi incitmeden.   İstanbul'un Türkçesi   Zevkini olsun yeden.  Arapçaya meyletme,   İran'a da hiç gitme;   Tecvîdi halktan öğren,   Fasîhlerden işitme.  Gayrılı sözler emmeyiz,   Çocuk değil, memeyiz!   Birkaç dil yok Tûran'da,   Tek dilli bir kümeyiz.  Tûran'ın bir ili var   Ve yalnız bir dili var.   Başka dil var diyenin,   Başka bir emeli var.  Türklüğün vicdânı bir,   Dîni bir, vatanı bir;   Fakat hepsi ayrılır   Olmazsa lisânı bir.          

Asaf'ın Mikdarını Bilmez Süleyman Olmayan

  Âsâf'ın mikdârını bilmez Süleyman olmayan   Bilmez insan kadrini âlemde insan olmayan  Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini   Anlamaz hal-i perişanı perişan olmayan  Rızkına kani' olan gerdûna minnet eylemez   Âlemin sultanıdır muhtâc-ı sultân olmayan  Kim ki korkmaz Hak'tan ondan korkar erbâb-ı ukûl   Her ne isterse yapar Hak'tan hirasan olmayan  İ'tiraz eylerse bir nâdân Ziyâ hamûş olur   Çünki bilmez kadr-i güftârın sühândan olmayan.  Açıklama:  1. Âsâf'ın değerini bilmez Süleyman olmayan. (Âsâf, aynı zamanda hükümdar olan Süleyman peygamberin bilge bir veziridir.) Bilmez insanın değerini alemde insan olmayan.  2. Zülfüne gönül vermeyen bilmez gönül hallerini, perişan halde olanı anlamaz perişan olmayan.  3. Rızkına kanaat eden dünyaya minnet etmez, alemin sultanıdır, sultana muhtaç olmayan.  4. Hak'tan korkmayan kimseden akıl sahibi insanlar korkarlar, (çünkü) her ne isterse yapar Hak'tan korkmayan.  5. İtiraz eder

TELGRAFHANE

Uyuyamıyacaksın  Memleketinin hali  Seni seslerle uyandıracak  Oturup yazacaksın  Çünkü sen artık o eski sen değilsin  Sen şimdi işsiz bir telgrafhane gibisin,  Durmadan sesler alacak  Sesler vereceksin  Uyuyamıyacaksın  Düzelmeden memleketinin hali  Düzelmeden dünyanın hali  Gözüne uyku girmez ki  Uyumayacaksın  Bir sis çanı gibi gecenin içinde  Ta gün ışıyıncaya kadar  Vakur metin sade  Çalacaksın.                               Melih Cevdet ANDAY

ORDUNUN DUASI

Yılmam ölümden, yaradan, askerim;   Orduma, «gâzî» dedi Peygamberim.   Bir dileğim var, ölürüm isterim:   Yurduma tek düşman ayak basmasın.   Âmin! desin hep birden yiğitler,   «Allâhu ekber! » gökten şehidler.   Âmin! Âmin! Allâhu ekber!   Türk eriyiz, silsilemiz kahraman...   Müslümanız, Hakk’a tapan müslüman.   Putları Allah tanıyanlar, aman,   Mescidimin boynuna çan asmasın.   Âmin! desin hep birden yiğitler,   «Allâhu ekber! » gökten şehidler.   Âmin! Âmin! Allâhu ekber!   Millet için etti mi ordum sefer,   Kükremiş arslan kesilir her nefer,   Döktüğü kandan göğe vursun zafer,   Toprağa bir damlası boş akmasın.   Âmin! desin hep birden yiğitler,   «Allâhu ekber! » gökten şehidler.   Âmin! Âmin! Allâhu ekber! Allâhu ekber!   Ey Ulu Peygamberimiz nerdesin?   Dinle minâremde öten gür sesin!   Gel, bana yâr ol ki cihan titresin,   Kimse dönüp süngüme yan bakmasın.   Âmin! desin hep birden yiğitler,   «Allâhu ekber! » gökten şehidler.   Âmin! Âmin! Allâhu

KIZILELMA

' Yüz paralık kurşunla gider hayat dediğin;  Tanrı yolu uzaktır; erken kalk sıkı giyin.  Yazık, bütün ömrünce o kadar özlediğin  Güzel Kızılelma'na varmadan öleceksin.'                                       Hüseyin Nihal ATSIZ

BEYİTLER

Sana senden gelir bir işte 'dâd' lâzımsa Zaferden ümidin kes gayriden imdad lâzımsa. Yüksel ki yerin bu yer değildir; Dünyaya gelmek hüner değildir. Bize gayret yaraşır, merhamet Allah'ındır. Hükmü ati ne fakirin, ne de şeyhin şahındır. Ne efsunkâr imişsin ah, ey didar-ı hürriyet, Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten! Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, Yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini?                                NAMIK KEMAL                                 "VATAN ŞAİRİ"

Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri

Kalktı göç eyledi Avşar elleri,  Ağır ağır giden eller bizimdir.  Arap atlar yakın eder ırağı,  Yüce dağdan aşan yollar bizimdir.  Belimizde kılıcımız Kirmani,  Taşı deler mızrağımın temreni.  Hakkımızda devlet etmiş fermanı,  Ferman padişahın,dağlar bizimdir.  Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur,  Öter tüfek davlumbazlar vurulur.  Nice koçyiğitler yere serilir,  Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir.                                   DADALOĞLU

CAHİL

Âlim derler, bakarsın sözü kelâmı cahil  Yazar derler, yazar da.. özü kalemli cahil  Diplomayla, unvanla kazanmış cehaleti  Gidip aynaya bakmaz, sayar âlemi cahil..  18 Ekim 2005/Vakit Abdurrahim KARAKOÇ

AĞAÇ

Ağacım, dört kol çengi kıyamet  Her dalımda bir memleket  Uzar kollarım uzar  Taşımda toprağımda bereket  Köklerimden başlar hürriyet  Bana çarptıkça anlar  Yağmur yağmur olduğunu  Rüzgâr, rüzgâr.  Taşımda toprağımda kıyamet  Köklerimden başlar hürriyet.                           Cahit IRGAT

DUA

Biz,kısık sesleriz...minareleri, Sen,ezansız bırakma Allahım! Ya çağır şurda bal yapanlarını, Ya kovansız bırakma Allahım! Mahyasızdır minareler...göğü de, Kehkeşansız bırakma Allahım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allahım! Bize güç ver...cihad meydanını, Pehlivansız bırakma Allahım! Kahraman bekleyen yığınlarını, Kahramansız bırakma Allah'ım! Bilelim hasma karşı koymasını, Bizi cansız bırakma Allah'ım! Yarının yollarında yılları da, Ramazansız bırakma Allah'ım! Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, Ya çobansız bırakma Allah'ım! Bizi sen sevgisiz,susuz,havasız; Ve vatansız bırakma Allah'ım! Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım!                                               Arif Nihat ASYA

GÜLCE

Uçurumunun kenarındayım Hızır Ulu dilber kalesinin burcunda  Muhteşem belaya nazır  Topuklarım boşluğun avcunda  Derin yar adımı çağırır  Dikildim parmaklarımın ucunda  Bir gamzelik rüzgâr yetecek  Ha itti beni, ha itecek  Uçurumun kenarındayım Hızır  Civan hazır  Divan hazır  Ferman hazır  Kurban hazır  Uçurumun kenarındayım Hızır  Güzelliğin zulme çaldığı sınır  Başım döner, beynim bulanır  El etmez  Gel etmez  Gülce'm uzaktan dolanır  Uçurumun kenarındayım Hızır  Gülce bir davet  Mecaz değil  Maraz değil  Gülce bir afet  Peri değil  Huri değil  Gülce beyaz sihir  Gülce ölümcül naz  Buram buram zehir  Yar yüzünde infaz  Bir gamzelik rüzgâr yetecek  Ha itti beni, ha itecek  Güzelliğin zulme çaldığı sınır  Uçurumun kenarındayım Hızır  Ben fakir  En hakir  Bin taksir  Ateşten  Kalleşten  Mızrakla gürzden  Dabbetülarz'dan  Deccal’dan, yedi düvelden  Korku nedir bilmeyen ben  Tir tir titriyorum Gülce’den  Ödüm patlıyor Gülce’ye